A promissory note is a negotiable instrument that is subject to specific formal requirements and governing rules, and contains an unconditional promise to pay a sum certain in money to the payee or to the payee's order. In the event that a promissory note is not paid, in whole or in part, parties other than the issuer, such as endorsers or avalists whose signatures appear on the note , may also incur liability. This study examines the significance of promissory notes in commercial transactions, the procedures for their enforcement, and the circumstances under which a protest for non-payment must be issued.
1- Bononun Ticari Hayattaki Önemi ve Tedavül Kabiliyeti
Bono, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 776. maddesi ve devamı hükümlerinde düzenlenen bir kıymetli evrak türüdür. Belirli bir miktarın ödenmesi taahhüdünü içeren ve borç ikrarı niteliği taşıyan kendine özgü özel şekil şatlarına ve kurallara bağlı ödeme ve/veya kredi aracı olan bir kambiyo senedidir.
Ticari hayatta ödeme, kredi, yatırım veya teminat aracı olarak en çok tercih edilen ve uygulamada sıklıkla karşılaşılan kambiyo senetlerindendir. Bu durumun en temel sebebi peşin ödeme imkanı olmayan borçlunun, borcunu ileri tarihte ödemesine imkan vermesidir. Bu özelliğin yanı sıra bono, mevcut veya doğacak bir borcun teminat altına alınması amacıyla da kullanılabilmektedir. Bu sayede alacaklı hem teminat altına almış olduğu alacağını daha kolay ispat edebilmekte hem de 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu'nda düzenlenen özel hükümler uyarınca alacağını daha kolay elde edebilmektedir.
Ticari hayatta ödeme aracı olarak sıklıkla kullanılan bonoya ilişkin olarak vade tarihlerine uygun hareket edilmemesi halinde doğası gereği birtakım riskler söz konusu olabilmektedir. Bono bedelini ödemeyen tacirin bankalar nezdindeki kredi notu olumsuz olarak etkilenebilmektedir. Salt bu durum dahi borçlunun bono bedelini ödememekten kaçınmasına sebebiyet verebilmektedir.
Her ne kadar bonoda keşideci ve lehtar arasındaki ikili bir ilişkiden söz edilse de bononun kanunen emre yazılı kıymetli evrak olma özelliği nedeniyle tedavül kabiliyeti de bulunmaktadır. Dolayısıyla lehtar, elinde bulundurduğu bonoyu ciro ve zilyetliğin devri ile bir başkasına devredebilir.
Bonoyu elinde bulunduran ilk kişi lehtar olmakla birlikte bonodaki ilk ciro da lehtar tarafından yapılabilmektedir. Cironun bononun üzerinde yazılı şekilde yapılması ile ciro eden kişinin el yazısıyla atılmış imzasının bulunması bir zorunluluk teşkil etmektedir. Bonoyu şartlarına uygun olarak ciro edenlere ciranta denmektedir. Tam da bu noktada bono, ciro edilmek suretiyle tedavüle sokulabilir ve bir yatırım aracı olarak da kullanılabilir.
Bononun yatırım aracı olarak kullanılmasında en sık karşılaşılan durum cironun özel bir türü olan tahsil cirosu ile mümkündür. Tahsil cirosu bonodan kaynaklanan hakları ciranta adına kullanma yetkisi veren bir ciro türü olup sıklıkla tercih edilmektedir.
Uygulamada genellikle tahsil cirosu bankalara yapılmakta ve tahsil yetkisi de bankalara bırakılmaktadır. Böylelikle bankalar bononun vadesi geldiğinde alacağı borçlulardan tahsil ederek ciranta ile yapmış olduğu sözleşme uyarınca faiz ve komisyondan kar elde edebilmektedirler.
2- Bononun Ödenmemesi Ve Ödememe Protestosu
Vadesi gelmiş bir bononun keşideciye ibraz edilmesine rağmen tamamen veya kısmen ödenmemesi halinde bononun üzerinde imzası bulunan ciranta, avalist gibi kişilerin sorumluluğu doğabilmektedir. Belirtmek gerekir ki, keşideci bonoyu düzenleyen kişi olması nedeniyle bononun asıl ve nihai borçlusudur. Bunun dışındaki lehtar, ciranta ve bu kişiler lehine aval verenler başvuru borçlusu olarak kabul edilmektedirler. Kanun koyucu her iki borçlunun sorumluluğu bakımından ayrı düzenlemeler getirmiştir.
Bononun asıl borçlusu olan düzenleyenin/keşidecinin sorumluluğunun doğması için bononun vadesinin gelmiş olması yeterlidir. Ancak lehtar, ciranta ve bu kişiler lehine aval veren başvuru borçlularının sorumluluğuna gidilebilmesi için ek bir takım şekli işlemlerin yapılması gerekmektedir.
Hamilin bonodan kaynaklanan alacağını tahsil etmek amacıyla başvuru borçlularına gidebilmesi için öncelikle bononun keşideciye ibraz edilmesi ve borcun keşideci tarafından ödenmemesi gerekmektedir. Zira borç keşideci tarafından ödenirse artık bonodan kaynaklanan bir borç kalmadığından başvuru borçlularına başvuru yapılması da mümkün değildir.
Hamilin başvuru borçlularına gidebilmesinin bir diğer şartı ise borcun ödenmediğini noter tarafından düzenlenen "ödememe protestosu" olarak adlandırılan resmi bir belge ile tespit ettirmesi zorunluluğudur1. Söz konusu şart emredici nitelikte olduğundan bu şartın gerçekleşip gerçekleşmediği icra memuru veya hakim tarafından resen dikkate alınmaktadır. Belirmek gerekir ki kanundan veya tarafların iradesinden kaynaklanan bazı sebeplerden dolayı protesto çekilmesine gerek olmayan haller de bulunmaktadır. Buna göre, düzenleyenin iflas etmesi, mücbir sebeplerin bulunması gibi kanuni muafiyetlerin bulunmasının yanı sıra senedin üzerinde yer alan "protestosuzdur","gidersiz" kayıtlarının bulunması da protesto çekilmesine gerek olmayan haller olarak değerlendirilebilmektedir.
Ödememe protestosu hamil tarafından belirli vadeli bonolarda ödeme gününü izleyen iki iş günü içinde, görüldüğünde vadeli bonolarda ise bir yıllık ibraz süresi içerisinde çekilmek zorundadır. Süresinde ödememe protestosu çekilmemesi halinde, hamil keşideci ve onun lehine aval veren kişi haricindeki diğer tüm bono borçlularına başvuramayacak olup kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla veya genel haciz yoluyla icra işlemleri yapılamayacaktır. Ancak bu durumda dahi ilgili bononun yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebileceğini de ifade etmek isteriz.
Hamil ciro silsilesindeki sıra ile bağlı olmaksızın borçlulardan birine ve/veya bazılarına ya da hepsine birden başvuru yapabilme imkânına sahiptir. Bu noktada hamilin yalnız tek bir cirantaya başvurması ya da cirantalardan bazılarına başvuru yapması diğer borçlulara başvuru yapmasına engel teşkil etmemektedir. Ek olarak, hamil ilk başvurduğu borçludan sonra gelenlere de başvuru yapma hakkını kaybetmemektedir. Hamil tarafından kendisine başvurulan borçlu da kendisinden önce gelen borçlulara başvurabilmekteyken kendisinden sonra gelen borçlulara karşı herhangi bir talepte bulunamamaktadır.
Başvuru hakkını kullanan hamil TTK m. 725 uyarınca;
- bononun ödenmemiş olan bedelini ve şart kılınmışsa işlenmiş faizi (kapital faiz)
- vadeden itibaren işleyecek faizi (temerrüt faizi)
- protesto ve ihbar ile ilgili olanlar dahil yaptığı tüm masrafları,
- nihayet bono bedelinin binde üçünü aşmamak üzere bir komisyon ücretini kendisinekarşı müteselsil olarak sorumlu olan başvuru borçlularından talep edebilecektir.
Sonuç olarak,
1- Bono, lehtarına ya da onun emrine kayıtsız ve şartsız olarak belirli bir tutarda paranın ödeneceğine dair saf bir ödeme vaadi içeren kambiyo senedi olup ticari hayatta sıklıkla tercih edilen bir ödeme, yatırım, kredi veya teminat aracı olarak kullanılmaktadır.
2- Bonodan kaynaklanan borç nedeniyle keşideciye başvuru yapılabilmesi için borcun vadesinin gelmiş olması yeterlidir.
3- Bono bedelinin başvuru borçlularından talep edilebilmesi için kanunda sayılan şartların yerine getirilmesi gerekmekte olup sadece vadenin gelmiş olması başvuru hakkını doğurmamaktadır.
4- Başvuru hakkını kullanan hamil, başvuru borçlularından bononun ödenmemiş bedelini, faizi yapmış olduğu masrafları isteyebilmekte olup kendisine başvurulan başvuru borçluları hamile karşı müteselsil olarak borçlu kılınmaktadırlar.
Footnote
1. Yeri gelmişken değinmek gerekir ki; uygulamada, bankalara tahsil cirosu ile tahsil yetkisi verilen bonolar bakımından ödeme yerindeki banka şubesi borçluya bir ihbarname göndererek ödemeye davet edebilmektedir. Ödemenin gerçekleşmemesi halinde ise aşağıda da bahsedeceğimiz üzere bu durum şube tarafından notere bildirilerek ödememe protestosu keşide edilebilmektedir.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.
[View Source]