A) Giriş
9 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren 7552 sayılı
İklim Kanunu (“İklim Kanunu”
veya “Kanun”), Türkiye'nin
iklim değişikliğiyle mücadeleye ilişkin
ulusal politika ve stratejilerini yasal zemine kavuşturan ilk
çerçeve kanun niteliğindedir. Kanun,
özellikle Türkiye'nin 2021 yılında taraf
olduğu Paris Anlaşması kapsamında
üstlendiği yükümlülüklerin iç
hukuka aktarılması açısından önemli
bir dönüm noktasıdır.
Paris Anlaşması'nın 2021 yılında
onaylanmasının ardından yürütülen
politika ve strateji çalışmalarına paralel
olarak hazırlanan Kanun, Türkiye'nin Ulusal
Katkı Beyanında yer alan 2053 net sıfır emisyon
hedefine ulaşma sürecinde uygulanacak araç ve
mekanizmaları iç hukukumuzda yasal bir
çerçeveye kavuşturmaktadır. Kanun'da
sera gazı emisyonlarının azaltımı, iklim
değişikliğine uyum, planlama ve uygulama
araçları ve emisyon ticareti gibi konularda önemli
düzenlemeler yer almaktadır.
İklim Kanunu'na buradan ulaşabilirsiniz.
B) Ulusal Katkı Beyanı, Net Sıfır
Emisyon Hedefi ve İklim Değişikliğine
Uyum
İklim Kanunu'nda sıkça atıf
yapılan “Ulusal Katkı Beyanı”,
kaynağını Türkiye'nin de taraf
olduğu Paris Anlaşması'ndan almaktadır.
Paris Anlaşmasına göre bu beyan, anlaşmaya
taraf her bir ülke tarafından sera gazı emisyonunun
azaltılması ve iklim değişikliğine uyum
konusundaki hedef ve taahhütlerini içerecek
şekilde dönemsel olarak hazırlanmakta ve
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesi
Sekretaryası'na sunulmaktadır. Türkiye 2023
yılında sunduğu ilk güncellenmiş Ulusal
Katkı Beyanında 2053 yılı itibariyle net
sıfır emisyon hedefini
açıklamıştır.
İklim Kanunu uyarınca sera gazı
emisyonlarının Ulusal Katkı Beyanı ve
Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı'na
(“Bakanlık”) bağlı
İklim Değişikliği
Başkanlığı tarafından yayımlanan
strateji ve eylem planlarına göre azaltılması
gerekmektedir.
Kanun'da net sıfır emisyon hedefinin
sağlanması için kurum ve kuruluşlar,
(i) Ulusal Katkı Beyanında yer alan sektörlerde
uygulanmak üzere enerji, su ve ham madde verimliliği,
kirliliğin kaynağında önlenmesi, yenilenebilir
enerji kullanımının artırılması,
karbon ayak izinin azaltılması başta olmak
üzere Kanun'da düzenlenen gerekli tedbirleri almak
ve
(ii) emisyonların dengelenmesi için orman, tarım,
mera ve sulak alanlarda karbon yutağı
kayıplarını engellemek üzere tedbirler almak ve
yutak alanların ve korunan alanların korunarak
artırılmasını sağlamak
ile yükümlü kılınmaktadır.
İklim değişikliği ile mücadelede iki temel
hedef olan sera gazı emisyonlarının
azaltılması ve iklim değişikliğine uyum
konusunda, kamu kuruluşları orta ve uzun vadeli
hedeflerini içeren planlamalarını
hazırlayarak uygulayacaktır. Bu temel hedeflerin
sağlanmasına yönelik ilerlemeler İklim
Değişikliği Başkanlığı
tarafından izlenecektir.
İlgili kamu kurum ve kuruluşları, görev
alanlarına giren faaliyetlerde iklim
değişikliğine uyumu esas alan risk ve etki
analizlerini hazırlamak, bu analizleri yatırım ve
planlama faaliyetlerinde gözetmek ve uygulamaya almakla
yükümlüdür.
Kanun'da sera gazı emisyonunun azaltılması ve
iklim değişikliğine uyum amacıyla her bir il
özelinde yerel eylem planlarının
hazırlanması da
öngörülmüştür. Buna göre yerel
iklim değişikliği eylem planları, adil
geçiş gereklilikleri gözetilerek her ilin
bütüncül bir planı olacak şekilde
hazırlanacak ve karara bağlanmak üzere İl
İklim Değişikliği Koordinasyon Kuruluna
sunulacaktır.
Sera gazı emisyonlarının azaltılması ve
uyum amaçları doğrultusunda hazırlanacak
yukarıda bahsi geçen planlama araçları ile
yerel iklim değişikliği eylem planlarının
en geç 31 Aralık 2027 tarihine kadar tamamlanması
gerekmektedir. Cumhurbaşkanına, bu süreyi bir
yıla kadar uzatma yetkisi
tanınmıştır.
C) Emisyon Ticaret Sistemi
İklim Kanunu ile kurumsal temeli atılan Emisyon Ticaret
Sistemi (“ETS”), Türkiye'nin sera gazı
emisyonlarını azaltmaya yönelik piyasa temelli bir
araç olarak
yapılandırılmıştır. ETS, İklim
Değişikliği Başkanlığı
tarafından kurulacak ve piyasa işletmecisi
sıfatıyla Enerji Piyasaları İşletme
A.Ş. tarafından işletilecektir.
ETS kapsamında doğrudan sera gazı emisyonuna neden
olan faaliyetleri yürüten işletmelere belirli
dönemler için sera gazı emisyon hakkı
(tahsisat) verilecek, piyasa üzerinden bu tahsisatların
alım ve satımı yapılabilecektir.
Tahsisatların belirlendiği ulusal planlar İklim
Değişikliği Başkanlığı
tarafından hazırlanarak Resmi Gazete'de
yayımlanacaktır. Doğrudan sera gazı emisyonuna
neden olan faaliyetleri yürüten işletmelere
yönelik esaslar ise bir yönetmelik ile belirlenecektir.
Bu aşamada ETS uygulaması kapsamında bu
işletmelerin temel yükümlülükleri,
Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren 3 yıl içinde Bakanlık'tan sera
gazı emisyon izni almak, yıllık
tahsisatlarını karşılayacak şekilde
emisyonlarını dengelemek, emisyon değerlerini
doğrulatmak, raporlamak ve kullanımlarına
karşılık gelen tahsisatları teslim etmek olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Bakanlık'tan sera gazı emisyon izni
alınması için öngörülen 3
yıllık süre, gerek görülmesi halinde
Karbon Piyasası Kurulu kararıyla en fazla 2 yıl
uzatılabilecektir.
Kanun'da ETS'ye dahil işletmelerin, tahsis edilen
hakların dışında, bağımsız
doğrulanmış karbon azaltım projeleri yoluyla
elde edilen karbon kredileri ile
yükümlülüklerini denkleştirmesine izin
verilebileceği de belirtilmektedir. Ayrıca ETS
dışında kalan işletmelerin
gönüllü karbon piyasasına
katılımı desteklenmektedir.
Türkiye'nin ulusal ETS sistemini
yürürlüğe koyması, yalnızca iklim
politikaları değil, dış ticaret
bakımından da stratejik önem
taşımaktadır. Avrupa Birliği (“AB”)
tarafından Avrupa Yeşil mutabakatı ile uygulamaya
alınan Sınırda Karbon Düzenleme
Mekanizması (“CBAM”)
geçiş aşamasını tamamlayarak 1 Ocak 2026
itibarıyla tüm hükümleri ile devreye
girecektir. Bu tarih itibarıyla demir çelik,
gübre, çimento, alüminyum ve hidrojen gibi CBAM
kapsamına giren alanlarda AB'ye ihraç edilen
malların gömülü karbon emisyonları
fiyatlandırılmaya başlanacaktır.
Bununla birlikte AB mevzuatı, AB'ye yapılan
ihracatta CBAM kapsamında ödenecek karbon bedelinde,
ihracatçı ülkede uygulanan karbon
fiyatlandırmasını dikkate almayı ve mahsup
etmeyi mümkün kılmaktadır.
Türkiye'nin ETS sisteminin Avrupa Birliği ile
uyumlu bir yapıya kavuşturulması hâlinde,
Türkiye'deki karbon maliyetlerinin kısmen CBAM
yükümlülüklerinden düşülmesi
gündeme gelebilecektir. Dolayısıyla ETS sistemi,
CBAM'dan etkilenmesi beklenen Türk
ihracatçılarının Avrupa Birliği
piyasasındaki rekabetçiliğinin korunması ve
çifte karbon maliyetinin önlenmesi
açısından önemlidir.
D) Yaptırımlar ve Pilot Dönem
Sera gazı emisyonlarının takibine ilişkin yasak
ve sınırlamalara, ozon tabakasını incelten
maddelere veya florlu sera gazlarına ilişkin
düzenlemelere, ETS'ye yönelik kurallara ve
Kanun'da belirlenen diğer çeşitli
yükümlülüklere aykırı davrananlar
hakkında uygulanacak idari para cezaları Kanun'da
belirlenmiştir. Kanun kapsamında her bir fiil için
uygulanacak idari para cezası miktarının 50.000.000
Türk lirasını geçemeyecektir.
ETS tamamen uygulanmaya başlanmadan önce pilot dönem
uygulanacak olup, pilot dönemin kapsamı, süresi ve
uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Karbon Piyasası
Kurulunca belirlenecektir. Pilot uygulama döneminde,
Kanun'da belirtilen cezalar, %80 oranında indirimli
uygulanacaktır.
E) Beklenen İkincil Mevzuat
Kanun'da yer alan ETS gibi pek çok temel konuda
ikincil düzenlemelerin yayımlanması beklenmektedir.
Bu düzenlemelerin, Kanun'da belirtilen geçiş
süresi içinde tamamlanması
öngörülmektedir.
F) Sonuç
7552 sayılı İklim Kanunu, Türkiye'nin
iklim değişikliğiyle mücadeleye ilişkin
temel ilkelerini ve uygulama araçlarını yasal bir
çerçeveye oturtarak önemli bir boşluğu
doldurmaktadır.
Kanun, ulusal sera gazı emisyon hedeflerine
ulaşılmasına yönelik kurumsal
yapıları tanımlarken, aynı zamanda
dış ticaret açısından da etkileri olacak
ETS mekanizmasının altyapısını
oluşturmaktadır.
Önümüzdeki dönemde yayımlanacak ikincil
düzenlemelerle birlikte uygulamaya ilişkin
çerçevenin netleşmesi beklenmektedir.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.